2 Haziran 2011 Perşembe

Gez(g)i(n) Yorum; Budapeşte/ Macaristan

Uzun gezimizin ilk durağı Macaristan'ın başkenti Budapeşte'ydi.Orta Avrupa'nın öksüz çocuğu olarak adlandırılan bu şehir ilk bakışta insanı büyülüyor ama sonrasında Viyana,Prag ve bahsedeceğim diğer şehirleri görünce neden böyle dendiğini anlıyorsunuz.İçinden tarih ve sanat fışkıran bu şehir malesef Viyana ve Prag'ın gölgesinde kalıyor.


İlk durağımız Hösök Tere yani Kahramanlar Meydanı.Burada Macaristan'ın önemli komutanlarının heykelleri var  , ilk resimde yükselen uzun heykeldeki ise Cebrail'e ait.Heykeller o kadar göz alıcıki hangisine bakacağınızı şaşırıyorsunuz.Andrassy Caddesi sonunda yer alan bu büyük meydanın karşı tarafında ise Güzel Sanatlar Müzesi var.

İlk Macar Kralı Istvan'dana dını alan Aziz Istvan Katedrali ( Almanlar kendisine Saint Stephan diyorlarmış)  
 
Şehir Barok, Rönesans,Klasik gibi farklı dönemlere ait pek çok yapıyı barındırıyor.Otobüsle panaromik turu yaparken ben de elimde fotoğraf makinesi ile sürekli fotoğraf çekiyorum :) Şehrin büyüsüne kapılmamak elde değil. Bunun yanı sıra rehberimiz şöyle bir açıklamaya yapıyor buraya gelen Türk erkekler "Saatte Nacar, kız da Macar" diyorlarmış  ki sonuna kadar haklılar kızlar peri gibi güzel! Erkekler süper yakışıklı! Allah  Slav ırkına biraz iltimas geçmiş gibi görünüyor :)

Şehir Buda ve Peşte olarak ikiye ayrılıyor, Buda tarihi kısım iken Peşte daha modern . Buda ve Peşte'yi Tuna Nehri birbirinden ayırıyor. Tuna'nın ayırdığı Buda ve Peşte'yi birbirine bağlayan 7 tane köprü var.Buda'da mı Peşte'de mi olduğunuzu anlamanın yolu şu ; eğer bulunduğunuz bölge dağlıksa,yüksekse, her yanınızda tepeler varsa Buda'dasınız, ama eğer düzlük biryerdeyseniz orası Peşte.


 Bulunduğumuz dönem Orta Avrupa için en uygun dönemmiş.Hava gayet güzeldi ki Orta Avrupa için mevsim normalleri dışında bir durummuş, genelde hava bir yağmurlu bir güneşli olurmuş. Neyseki biz şanslıydık Tuna kıyılarının  tadını güneşle birlikte çıkarttık.

 Budapeşte'ye gelmeden sıkça methini duyduğumuz Sabit Pazar'a hediyelik bakmak için gittik. Öncelikle belirtmeliyimki eğer tüm gün Budapeşte'yi gezdiyseniz ve akşama da alışveriş yapmak istiyorsanız  elinizi çabuk tutmalısınız çünkü Türkiyedekinin aksine bu ülkede heryer saat 18.00'de kapanıyor :) Sabit Pazar da öyle.Biraz sinir bozucu bir durum , akşam 6'den sonra açık hiçbir yer bulamıyorsunuz! Yukarıdaki Matruşkalar Sabit Pazar'ın ikinci katındaki hediyelik bölümden . Ben Matruşkaların Rus'lara ait olduğunu düşünürdüm meğer Slavikmiş yani tüm Slav halklarına özgüymüş.
 Sabit Pazar'ın birinci katında sebze,meyve ve et çeşitleri var.Genelde domuz ürünleri sergileniyor. Şekerlemeler , Türkiye'de bulunmayan meyveler de var. Üst katta çeşitli el işlerini bulmak mümkün, ama bence Türkiye'de çok daha güzelleri var :)


Biz en çok bu bebekleri sevdik. Hem kendi evimize hem de sevdiklerimize bu bebeklerden aldık. Resimdekiler kutu , bunun dışında açacak,tirbüşon ve kaşık setli olanları var Fiyatları 1000 Fiorint. 1 Euro yaklaşık 250 Fiorinte denk geliyor.

Şehrin şahane bir tarihi dokusu var.Bunun yanında ikinci resimde görüldüğü gibi Sosyalizm döneminden kalma tek tip sosyal konutlar da mevcut.Bu konutların tek düzeliği şehrin masalsı havasına zarar vermeye yetmiyor, çünkü şehrin neresine baksanız ayrı bir tarih ayrı bir büyüleyici yapı çıkıyor.

İlk resimdekiler yine Macar bebekleri. El yapımı olduklarından olsa gerek fiyatları epey yüksek.İkinci resimde ise turistlerden en çok talep gören meşhur Macar gömlekleri var. Sabit pazarda kilerin aklitesi düşüktü , kaliteli olanların ise fiyatları el yakacak cinstendi.






Tuna'nın üzerindeki nefis köprülerle ilgili daha güzel fotoğraflar paylaşmak isterdim ama pek çoğunda ben veya ailem olduğundan bunları paylaşabiliyorum :) Biz Peşte tarafında kaldığımızdan Buda'ya geçmek için sık sık meşhur Elizabeth Köprüsünü kullandık. Bunun dışında Tuna üzerinde yapılan ilk asma köprü olan ve her iki yanında aslan heykeli bulunan Zincirli Köprü  benim favorimdi.
 Bunlar dışında Buda tarafında gördüğümüz ama resim çekemediğim Türklerle yakından ilgili mekanlar vardı . Birisi Gül Baba Türbesi. Gül Baba Kanuni Sultan Süleyman'ın isteği üzerine Budin seferine katılmış , fetih sonrası da buraya yerleşmiş.Macarlar tarafından çok sevilen Gül Baba kavuğunun üzerinde taşıdığı gülden ismini almış.Bir diğer yer ise Türk Hamamları. Yüzyıllarca Osmanlı ile içli dışlı olmuş bu devlet bünyesinde Türklere ait pek çok iz taşıyor.Hatta Török Utca (Türk Caddesi) bile var ! Türkçe ile ortak kullanılan pek çok sözcük mevcut. Halkı Türkleri seviyor dahası satıcıların bir kısmı size fiyatları Türkçe söyleyerek veya "Merhaba" diyerek jest yapıyor :) 

Ülkede fiyatlar genel olarak uygun. 2004'te AB üyesi olan bu şirin ülke Euro kullanan üye ülkelerin aksine  size Türk parasına konvert edildiğinde  rahat bir alışveriş sağlıyor. Dersenizki ben kendime kıyafet alıcam, işte orda durun! Bu süpersonik güzellikteki Slavlar moda konusunda bence sınıfta kalıyorlar.Özellikle Peşte'de pek çok mağazada 90'lardan kalma demode kıyafetleri gördüğümde Avrupa'da olduğuma inanasım gelmedi.Yerel dükkanlar dışında H&M, Zara , Mango gibi tanıdık markalar var ama  gelip aynı ürünleri burdan almanız da mümkünken o kadar yolu taşımaya değiceğini düşünmüyorum.

EDIT : İnsan ne kadar gezse de fotoğraf yakalıyım video çekiyim derken rehberin dediklerini kaçırıyor ve mekanların ismini unutuyormuş,yaşadım gördüm :) Çektiğim videoları izlemeye başladım , rehberimizin sesi arkadan geliyor, nere neredir özelliği nedir  , o nedenle arada bir resimlerin altına edit yapıp nereler oldugunu ekliyorum :)

4 yorum:

SvGLove dedi ki...

Budapeste yurtdisinda ayak bastigim ilk yer! Italya'ya gelmeden oradan aktarma yapmistik:P
Sehrin hasmetli yapisi, tek tip konutlar, bebekler! Hepsini ne guzel aktarmissin. Kesinlikle gidip gormek lazim, fotolarla yetinilmeyecek guzellikler bunlar;)

Your style is your signature dedi ki...

Benimki de İspanya aktarması yaparken Münih'ti,aaaah anılar :D

Aslında benım anlattıgım rehberimizin anlattıgının bınde biri değil ama insan unutuyor :) Halbuki dinleyip hepsini burada aktarmak için ne kadar hevesliydim! Balık hafızamın kurbanıyım :)

makyajblogum dedi ki...

Canım hoşgeldin :) Resimler şahane! Oldukça bilgilendirici bir post olmuş, eline sağlık :) Daha ben henüz Avrupa'da çirkin bir şehir görmedim, o tarihi dokularını çok seviyorum. Budapeşte tabii Avrupanın en güzel şehri olamaz belki, ama yine de oldukça güzel görünüyor :)
Bu arada bebeklere bayıldım! Matruşkalara da şaşırdım bende sırf Ruslara özgü sanıyordum...

Your style is your signature dedi ki...

Hoşbuldum tatlım :) Evet bence de öyle,hatta bi süre sonra hepsi birbirine benzıyormus gibi gelmeye baslıyor :) Kım ne derse desin ben Avrupa mimarisine,Barok ve Klasiğe bayılıyorum! :)

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...