5 Haziran 2011 Pazar

Gez(g)i(n) Yorum; Visegrad & Szentendre / Macaristan

Estergom gezimiz sonrasındaki duraklarımız Tuna kıyısındaki Visegrad ve şirin kasaba Szentendre'ydi. Yediğin içtiğin senin olsun gezip gördüklerini anlat der eskiler ama Visegrad'da gittiğimiz restauranttan bahsetmezsem Macaristan'a yolu düşecek olanlara büyük bir haksızlık ettiğimi düşünürüm :) Renaissance Restaurant  Visegrad'ın altın çağını yaşadığı 15.yüzyıldan esinlenerek sizi hizmeti ile Ortaçağ'a götürüyor. 


Alttaki ilk  resim kendi internet sitesinden alındı , daha sonrakiler ise benim çektiklerim  :) 


Atmosfer sizi bir anda içine çekicek derecede inandırıcı. Tüm garsonlar dönemin kıyafetleri ile servis yapıyorlar.Masada hiçbir porselen tabak yok, tüm servisler çömleklerde ikram ediliyor. Masalarımıza biz gelmeden önce Burger King'de çocuklara verilenler gibi taçlar konulmuş,içlerinde bölgeyi anlatan detaylar yazıyor ve yazan diller arasında Türkçe de var. Birer de önlük konulmuş , yemek yemeden boynunuzdan geçirip , iyice ortama ayak uyduruyorsunuz :)

Yemeğe başlamadan önce herkese shot olarak içilebilecek Palinka isimli bir Macar içkisi ikram ediliyor. Üzümlü,elmalı,armutlu,şeftalili gibi pek çok çeşidi var. Ben tatlı içki sevmeme rağmen fazlaca şekerli geldi.Yine çömlek şeklinde sürahilerde beyaz şarap ve kırmızı şarap ikram edildi,kırmızı şarabı oldukça hafif ve alkol oranı düşüktü. 
 Türk grup geleceği için son derece zarif bir hareket olarak masalarımızda Türkçe yazılmış menüler vardı. Menünün en dikkat çeken yemeği Geleneksel Kremalı Ceylan Çorbası (fix menü..). İçinde hamur parçaları ve ceylan eti olan tadı hala damağımda kalan bir lezzet. Sonrasında ise Trofeas geleneksel et menüsü adı altında tepside etler geliyor ki 8 saat pişmişler, lezzet ve kıvamlarından bahsetmiyorum bile...

Bir de yine Ortaçağ kıyafetleriyle yerel müzikler yapan bir müzisyenimiz vardı. Kendi resimlerimi bu şekilde koymaktan hiç hoşlanmasam da mekanın en hoşuma giden ayrıntısını paylaşmak için malesef zorunda kalıyorum..Mekanda bir dolap dolusu gelen misafirlerin giymesi için özel olarak dikilmiş kıyafet var :) Herbiri kadife , çok şık .. Bir anda kendimi Ortaçağ'da buluyorum, değmeyin keyfime :)

Kıyafetlerin birini çıkarıp birini giyiyoruz,çocuklar gibi eğleniyoruz ! Aklımdan da şunlar geçiyor; Bu kıyafetler ne kadar ağır! İnsanlar bunları nasıl giyiyormuş? Hem baksana ne kadar da büyükler , insan içinde kayboluyor..Sonra bu keyifli mekandan ayrılıp yeniden  Tuna kıyısını takiben Szentendre'ye doğru yola çıkıyoruz. 

Sezentendre "Sanatçılar Şehri" ismiyle anılan Budapeşte'nin 20 km uzağında, Tuna kyısındaki şirin bir kasaba.20 yy'ın başlarından beri pek çok sanatçıya ev sahipliği yapmış halen de yapıyormuş. Bizim Ege kasabalarını andıran bir havası var.Küçük olmasına rağmen içersinde pek çok sanat galerisi ve müze var.


Kasabanın her yanı hediyelik eşya satan dükkanlarla dolu. Her zevke hitap eden farklı hediyeler bulunabilir , otantik seçenekler de oldukça fazla. Her gittiğimiz yerden magnet topladığımız için bizim ilgimizi en çok onlar çekti :)
Bir anda içinde Türk bayrağı ve Atatürk olan bir dükkan göruyoruz :) Dükkan sahibi bir Türk , dışarıda da pek çok Türk oturuyor. Zaten hediyelik eşya satanların pek çoğu fiyat sorduğunuzda size Türkçe olarak "üç euro, dört euro" gibi cevaplar veriyorlar :) Eğer Szentendre'ye yolunuz düşerse bu dükkanda Türklere özel %10 indirim yapılıyor. 

Macaristan'ın diğer yerleri gibi burası da biberleriyle ünlü.Heryerde kuru biberler,biber ürünleri , biberli soslar görmek mümkün.Bir de bu kasabaya özgü doğal bir krem üretiliyormuş, biz pek çok yere sormamamıza rağmen  bir türlü bulamadık.

Günün sonunda Visegrad ve Szentendre'de keyifli bir vakit geçirmenin verdiği huzurla otelimize döndük. Demem o ki eğer yolunuz Budapeşte'ye düşerse , şehre yakın bu iki yeri ziyaret etmenizi öneririm.

3 yorum:

SvGLove dedi ki...

Macaristan rehberim sen olacaksin canim;)

Yemek duskunu biri olarak, listeme eklettigin bu yer icin tesekkurler;))
Gercekten gormeye deger bir yer! Ceylan corbasi biraz tuhaf gelse de:P
Gidip o kiyafetleri de denemek lazim. Eski vucutlar daha iri oldugundan tasiyabiliyordu demek ki kiyafetleri;)

Gidip bizzat gormek icin sabirsizlaniyorum!

Your style is your signature dedi ki...

memnuniyetle canım :)

rica ederim, kesinlikle gidip görülcek bir yer ve yenilcek yemekler, ayıp olmasın dıye cok ayrıntı vermedim ama hala tadları damagımda diyim sen anla :) ceylan çorbasını o sevimli ceylanları hayal etmeden yemek lazım yoksa insanın bogazına diziliyor :/ ama şahane de tadı vardı..

aaa koymayı unutmusum bir de girişte 2tane kadın var eski giyimli yüzleri yok sen oraya kafaı sokuyorsun ^.^harıka bir atmosfer !

JADE'nin kurabiye dükkanı dedi ki...

merhaba:) sadece yorum bırakmadan geçmek istemedim...
bende aynı yerde ceylan çorbası içtim 1 yıl oluyor ve hala rüyalarıma girecek kadar etkilendiğim bir lezzet, blog sayfanızla karşılaşma sebebimde ceylan eti türkiyede nerde satılır araştırması sonucu oldu :)))) gitmek isteyenlere şiddetle tavsiye ederim ;)

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...